Yaşamla Ölüm Arasındaki Büyük Kumar: Struma Gemisi


http://www.denizgazete.com/exodusun-kaptani-hayatini-kaybetti/20415/
Yaşamla Ölüm Arasındaki Büyük Kumar: Struma Gemisi
II. Dünya Savaşı 1941 yılında tüm şiddetiyle sürmekteydi. Almanya’da Nazi Hükümeti güç kazanmış ve Yahudilere, Çingenelere, engellilere ve eşcinsellere karşı büyük bir soykırım uygulamaktaydı. Dünyadaki tüm Yahudiler korku içindeydi. Bu yüzden Romanya’daki 770 Yahudi aralarında para ve para edecek mal varlıklarını satıp, birleştirerek hayvan taşıma için kullanılmış eski Panama Bandıralı olan Struma Gemisi’ni kiralamışlardı.

https://opinie.wp.pl/esesmani-kontra-wiezniowie-pilka-nozna-w-niemieckich-obozach-koncentracyjnych-6126041120696449a
İnsan taşımaya uygun olmayan gemi yeniden yapılarak, hayvan barınakları kamaralara çevrilmişti. Yahudilerin gemiyi kiraladıkları şirketin sahibi, para kazancını arttırmak adına taşıma kapasitesinden çok fazla insanı gemiye bindirmişti. Gemide tek bir tuvalet bulunmaktaydı. Gemi denizin üstünde emanet gibi duruyor; yolculuk yapacak Yahudiler bu geminin sadece aktarma gemisi olduğunu, başka bir gemiyle Filistin’deki İsrail Devleti’ne gideceklerini sanıyorlardı.
Romanya’nın Köstence Limanından, 12 Aralık 1941 tarihinde 770 yolcu, 10 Bulgar mürettebatla Struma Gemisi Filistin’e doğru yola çıkmıştı. İstanbul, Şile Limanına gelene kadar iki kez bozulmuş, yolcular ellerinde kalan son para ve değerli eşyaları satarak gemiyi tamir ettirmişlerdi.

https://onedio.com/haber/umuda-dogru-ciktigi-yolda-yuzlerce-insana-mezar-olan-gemi-struma-459263
İstanbul – Şile Limanına vardıklarında gemi son kez bozulmuştu. Yolcular geminin tamir ettirilmesi ve kendilerine insani yardımı esirgemeyeceği konusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne güveniyorlardı. Şile Limanı’nda 9 hafta kalacakları ve karaya ayak basamayacakları hiçbirinin aklına gelmiyordu.
Bir rivayete göre Yahudi Yolcular gemiye çarşafa yazdıkları “Yaşasın Türkiye, Bizi kurtarın” yazısını asmışlardı.
 

 

Geminin erzak depoları azalmış, pis koşullarda kalmaktan yolcularda salgın hastalıklar baş göstermeye başlamıştı. Gemi kaptanı, yolcular ve Yahudi Örgütler Türk Hükümetinden yardım istediler; fakat dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Başbakanı Refik Saydam bu isteğe olumlu bakmamışlardı. Çünkü ülke I. Dünya Savaşından daha yeni çıkmış, ekonomik zorluklar aşılmamıştı. İsmet İnönü, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu savaşta tarafsız kalması konusunda ısrarcıydı. Hükümet Meclisi toplanarak, Struma Gemisi’nin Şile açıklarına çekilmesi ve içindeki sığınmacıların Türkiye’ye girişlerinin yapılmaması konusunda karara varmıştı.
Bu kararın alınmasında dış güçlerin de büyük bir etkisi olmuştu. Almanya Büyükelçiliği, Struma Gemisi’ndeki yolcuların salgın hastalık taşıdığını belirterek, yardım edilmemesini istemişti.
Bu kararı duyan dünya ülkeleri de Struma Gemisi’nin kendi karasularında olmasını istememişlerdi. Romanya Hükümeti eğer gemi dönerse karasularından çıkartacaklarını bildirmişti. Struma Gemisi’nde bu kötü haber çok çabuk yayılmış ve korkular artmıştı. Hayatlarından endişe duyan bazı yolcular denize atlayıp kaçmak isteseler de Türk Gemileri tarafından yakalanarak, gemiye tekrar bindirilmişti.
Struma Gemisi’nin Türk karasuları içinde kaldığı 9 hafta boyunca Türk Kızılay’ı ve Yahudi Örgütleri erzak, battaniye, çocuk maması, çocuk bezi gibi ihtiyaçları karşılamaya çalışmıştı.
Geminin Türk karasularından çıkarılacağını öğrenen Vehbi Koç, temsilciliğini yaptığı Standart Oil Company Of New York Petrol Şirket Müdürü Martin Segal ve ailesini, bir de kanaması olan hamile bir kadını gemiden çıkartmayı başarmıştı. Hamile kadın tedavi amaçlı hastaneye yatırılmıştı.
23 Şubat 1942 sabahı Struma Gemisi içinde 770’e yakın yolcu ve mürettebatıyla Şile açıklarına çekilmiştir.
24 Şubat 1942 Şile’den bile duyulan bir patlama sesiyle Struma Gemisi 103’ü çocuk olmak üzere 778 kişiye mezar olmuştur. Struma Gemisi, facianın anıtı olarak Karadeniz’in derinliklerinde yatmaktadır.

https://lockerdome.com/timeramedia/8455327733658644
Gemi batarken David Stoilar ve geminin mürettebatından İvanof Diko zorlukla kurtulmuşlardır. İvanof Diko aşırı soğuğa dayanamayıp, moral bozukluğunun da etkisiyle kendisini denizin derinliklerine bırakarak intihar etmiştir. David Stoilar bileklerini çakıyla kesmeye çalışırken Türk Gemisi tarafından kurtarılarak Türkiye’ye getirilmiştir. David Stoilar 1 Mayıs 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Struma Gemisi’nin Sovyet Denizaltısı SC-113 tarafından batırıldığı anlaşılmış. Bunun sorumlusu olarak da Türkiye Cumhuriyeti gösterilmiştir.
SC-113 Sovyet Denizaltısı, Karadeniz açıklarında mayına çarparak tüm mürettebatıyla birlikte batmış ve kurtulan olmamıştır.


Büyük Britanya Sömürgeler Bakanı Walter Guinness, 1st. Lloyd Moyne Struma Gemisi’nin yolcularına Filistin’e gidiş izni vermediği için 6 Kasım 1944 günü suikasta uğrayarak öldürülmüştür.
“Savaşlar, dünya var olduğundan beri devletlerin iktidar ve güç çekişmesi olmuştur, sadece insanlar zarar görür.
Türk Devletine yapılan suçlamalar bence yanlış bir kanıdır. I. Dünya Savaşından yeni çıkmış, halkı yoksul, ekonomisi toparlanmaya çalışırken böyle bir savaşın içine girilmesi hatalı bir karar olurdu. Bir devletin gelecekteki bekasını sağlamak adına acımasız gelse de başka bir toplum gözden çıkarılmak zorundadır, Struma Gemisi ve yolcuları olayında olduğu gibi. “
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bir sözüyle cümlelerime son vermek istiyorum.
“Yurtta Barış, Dünyada Barış”
Not: Ömer Zülfü Livaneli’nin Struma Gemisi’ni de konu aldığı “SERENAD” adlı eserini okumanızı tavsiye ederim.

Bir Cevap Yazın

Scroll to Top
%d blogcu bunu beğendi: