Onlar ve Biz

2019 yılının son günlerinde tanıştık onunla. Ve hayatımıza girdiğinden beri çok hızlı bir şekilde sardı etrafımızı. Çin’in Wuhan kentinde Huanan adlı pazarda ortaya çıktığı sanıldığı için adına Wuhan da deniliyor. Bu pazarda tavus kuşundan fareye kadar her türlü hayvan bulunuyor. Ama virüsün yarasa veya zehirli yılandan yayıldığı söyleniyor. Yeni bir koronavirüs çeşidi olduğu için ise virüse “2019-nCoV” adı verildi.

Wuhan’da ortaya çıktığı sanılan bu virüs insanlara solunum yoluyla bulaşıyor. Belirtileri yüksek ateş, baş ağrısı, halsizlik ve öksürük gibi rahatsızlıklar.

Eğer virüsün belirtilerini fark edersek hemen bir sağlık kuruluşuna gitmeliyiz. Ayrıca çevremizdeki insanlara bulaşmasını önlemek için kimseyle görüşmemeliyiz. Karantinadaysak ve yalnız değilsek evin bir odasını kendimize ayırmalıyız. Evdeki diğer insanlara bulaşmasını önlemeliyiz. Çünkü bu virüsün herkeste aynı etkiyi yaratmadığı da söylenenler arasında. Bol bol dinlenerek karantina süremizi yalnız başımıza geçirmeliyiz.

  • Bu gibi belirtileri çevremizde gördüğümüzde ise ortamdan hemen ayrılmalıyız.
  • Hastalık solunum yoluyla bulaştığı için mutlaka maske kullanmalıyız.
  • Maskemizi belli aralıklarla değiştirmeliyiz.
  • Kalabalık yerlerde uzun süre durmaktan kaçınmalıyız.
  • Bulunduğumuz yeri bol bol havalandırmalıyız.
  • Dışarıdan eve geldiğimizde ellerimizi yıkamalı ve üzerimizdeki kıyafetleri değiştirmeliyiz.
  • Gün içinde sık sık ellerimizi yıkamalıyız. Çünkü ellerimizle birçok yere temas edebiliyoruz.
  • Açıkçası kişisel sağlık kurallarına her zamankinden daha çok özen göstermeliyiz.

Fakat bir gerçek var. Her şeye rağmen tam anlamıyla hayat durdu. Kimse bir yere gidemiyor. Misafirlikler bitti. Alışveriş merkezleri, iş yerleri, kafeler, eğlence yerleri, sinemalar, kütüphaneler gibi birçok yer kapandı. Yani herkes evinde kaldı. Neredeyse tüm dünya eğitime uzaktan devam etti.

Birbirimize şüpheyle baktık. Bir süre yürüyen insan, araba, parkta çocuk göremedik. Ve dünya olarak her şeyin başı sağlık sözünün anlamını gerçekten anladık. Bir virüs elimizi kolumuzu bağlayıp evde oturmamızı sağladı. Fantastik bir hikâye gibi gelse de bunları yaşadık. Bu virüs ile doktorların hayatımızda ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu da anladık.

Ama her şeye rağmen virüsten kaçamadık. Çünkü virüs sürekli değişik varyantlarla hayatımızda olmaya devam ediyor. Kendimizi korumamız gereken virüsün aslında birçok çeşidi olduğunu öğrendik.

Dünya Sağlık Örgütünün “Endişe Verici Varyant” (VOC) sınıflamasına giren virüsün 4 mutasyon çeşidini açıkladı. İsimleri ise alfa, beta, delta, gamma. Korkutucu olan ise her birinin insan vücudunda farklı direnç gösterdiği.

Gamma varyantı, ilk kez Ocak 2020’de Japonya’da görüldü. Alfa varyantı, 2020 Eylül ayında İngiltere’de tespit edildi. Yüksek bir ölüm oranına yol açtığı belirtildi.

Delta ise, 2020 Ekim ayında Hindistan’da ortaya çıktı. Bu varyantın aşıların koruyucu etkisini azalttığı söylendi.

Bu varyantın bir de delta artı adında bir varyantı daha ortaya çıktı.  Beta varyantına ilk kez Ekim 2020’de Güney Afrika’da rastlandı. Bu varyantın aşıların koruyuculuğunu azalttığı belirtildi.

Şimdilik ise virüsün Omicron adındaki son varyantını yaşıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Omicron varyantının daha hızlı yayıldığını söylüyor. Hemen herkesin Omicron varyantıyla karşılaşacağını belirtiyor.

Bir süredir düşüşte olan vakalarla birlikte hayat normale dönmeye başlamıştı. Fakat Omicron ile yeniden vaka artışları oldu. Üstelik Covid-19 testi yaptıranlar da Omicron varyantı olup olmadığı henüz bilinemiyor.

Virüsün ilk zamanlarında uygulanan 14 günlük karantina süreci 7 güne indirildi. Ayrıca filyasyon ekipleri artık eve gelmek yerine telefonla iletişime geçiyorlar.

Şöyle bir baktığınızda tüm gelişmeler, alınan önlemler, varyantlar, aşıların koruyuculuğu ve hayatın devam etme zorunluluğu size bir şey düşündürmüyor mu? Bana şunu düşündürüyor; artık uzun bir süre salgınla mücadele etmeye mecbur olduğumuzu.

Bu arada salgınlar insan hayatında hep vardı. Her defasında adı değişti, özünde hep salgındı. Koronavirüs de bundan yılar önce 1960’larda keşfedilen kalabalık virüs ailesidir. Corona kelimesi ise Latince’de “taç” anlamına gelir. Bunlara mikroskopla bakınca görülen aura şekli ya da güneşin etrafındaki corona tabakasına benzer haleden ötürü bu isim verilmiş. Bugüne kadar bulunan onlarca koronavirüs çeşidinden 6 tanesinin insanlar arasında bulaşıcı olduğu tespit edilmiş.

2002’deki SARS ve 2012’deki MERS salgınları bu virüslerden ortaya çıkmıştı. Şimdi de Covid-19 ve varyantları ile karşı karşıyayız.

Dünyayı haritalarla anlatan güzel bir kitapta büyük bir salgından bahsediliyor. Bundan yıllar önce yani ortalama 700 yıl önceye, 14. yy’a, baktığımızda neredeyse tüm dünyayı etkileyen bir salgın yaşanmış. Adı “Kara Ölüm” (Black Death).

Kara Ölüm’ün koronavirüsle ortak bir yönü var. Yüzyıllar önce yine Wuhan yakınlarında Hebei eyaletinde ortaya çıkıp önce Ortadoğu’ya oradan bugünkü adı İstanbul olan Konstantinopolis’e 1347 yılında ulaşmış. Sadece Mısır’da bile günde iki bin kişi virüsten ölmüş. İstanbul’dan sonra da tüm Avrupa’ya yayılmış. Yaklaşık otuz yıl süren salgında ortalama her üç kişiden birinin öldüğü yazıyor.

 

Bu durumun insanların psikolojilerini olumsuz yönde etkilediği de yazıyor. Çok fazla komplo teori ortaya atıldığı söyleniyor. Hatta insanlar doktorların bu virüsü içme suyuna kattıklarını, halkı hasta ettiklerini düşünmüşler ve doktorları canlı canlı yakmışlar.

 

Benzer konularda film ve diziler var. Bunlardan bir tanesi “Sweet Thooth”. Laboratuvarda “melez” dedikleri yarı insan yarı hayvan olan bebek üretiliyor. Diğer yandan bilinmeyen bir virüs yayılıyor. İnsanlar bu melezleri yok etmek istiyorlar. Herkes birbirine şüpheyle bakıyor. Yıllarca sürüyor salgın. Virüslü insanı fark ettiklerinde onu evine hapsedip, yakıyorlar. Bu bilimkurgu bir dizi, ama 14. yy. ’da ortaya çıkan salgında da benzer durumlar yaşanmış.

Gördüğümüz ve bildiğimiz kadarıyla evrenin belli zamanlarında bu tür salgınlarla karşılaşacağız. Kesinlikle tarih tekerrür ediyor. Bizim ise yapacak tek şeyimiz var. Daha iyi, daha bilinçli bir gelecek için tarihimizi iyi bilmeliyiz. Bunun için ise öğrenmekten asla vazgeçmemek gerekli.

 

Bu ve bunun gibi içeriklere ulaşmak için https://betulozdmr.wordpress.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

Kaynakça:

https://archive.org/details/history-of-the-world-map-by-map-peter-show-2018

https://www.worldhistory.org/trans/tr/1-17097/veba-kara-olum/

Coronavirüs Salgını

https://tr.euronews.com/2021/06/30/alfa-beta-delta-gamma-koronavirus-varyantlar-neler-hangi-varyant-ne-kadar-etkili

https://www.medicalpark.com.tr/omicron-varyanti/hg-2632

 

Bir Cevap Yazın

Scroll to Top
%d blogcu bunu beğendi: