YAŞAMI FARK ET

 

Bir başka insanı, olanlara onun gözüyle bakmadan, derisinin içine girip orada dolaşmadan, asla gerçek anlamda anlayamazsınız.” demiş Harper Lee. Harper Lee’nin “Bülbülü Öldürmek” adlı harika eserini okuduysanız bu cümleyi başucunuza koymuş olduğunuzu düşünüyorum. Mesela; hiç düşündünüz mü, bilmiyorum. Sabahları içimiz ısınsın diye içtiğiniz çayda kimlerin el izi var? İçtiğiniz kahvenin tanelerini kimler, nereden topluyor? Gömleğinizi iliklerken yakanızdaki etiketin ardındaki insan emeğini düşünün ve kendinize şu soruları sorun; Bu gömlekte nelerin ve kimlerin emeği var? Dünyanın neresindeler? Nasıl bir yaşam sürdürüyorlar? Sizi istediğiniz yere götüren uçağın pilotu kim? Ofisinizde çayı kim demliyor? Marketteki rafları kim dolduruyor? Mahallenizi kimler temizliyor? Etrafınızdaki her şey nasıl bir yaşam sürdürüyor? Ve gün boyunca bunu düşünmeyi bir deneyin. İnanın bu düşünce, etrafımızdakilere “insan” olarak bakmanın ve başkalarının duygularını duymamızın yolunu açıyor. Çünkü bazen ne olduğumuzu unutabiliyoruz.

Çevremizdeki insanların elbette birer unvanı, görevi var. Lâkin önemli olan onlara insan olduklarını bilerek bakabilmektir. Genelde hüzün içeren içerikler yazmayı pek tercih etmem. Hüznümü çabucak içimde yaşar ve bitiririm. Çünkü yaşam üzülmek için çok kısa. Maalesef hayatın ne kadar kısa ve şaşırtıcı olduğunu yakın zamanda yaşadığımız acı bir kayıp ile yeniden hatırladım. Kütüphane Direktörümüz değerli Emre Hasan Akbayrak’ı anî bir şekilde kaybetmenin acısı tüm sevenlerini derinden üzdü. Yalnız her ne kadar hüzün dolu günler yaşamış olsak da hayat geride kalanlar için devam etmek durumundadır. Örneğin; sabah işe koştururken metro merdivenlerini zorlukla inmekte ya da çıkmakta olan bir ihtiyarı fark etmeyebilir; uzaklardaki bir ülkede trajik bir depreme, savaşa ilişkin haberi dinleyip birkaç saniye yüzümüzü ekşittikten sonra ekonomi haberlerine geçtiğimizde trajedinin boyutlarını hemen unutabiliriz. Çünkü hayat biraz böyledir.

Bana sorarsanız ölümün her şeyi eşit kıldığı bu âlemde yapmamız gereken en değerli şey nedir, biliyor musunuz? Önünde sonunda bir gün, yaşamdaki görevimiz sonlanıp bu dünyadan ayrıldığımızda hafızalarda güzel hatırlanacak şekilde hoş bir yaşam sürdürmektir. Yaşam ve ölüm hepimiz içindir; sadece biteceği an belli değildir. Sonuçta ölmek de doğmak kadar normal bir süreçtir. Aramızdan ayrılışıyla yaşamın ne kadar şaşırtıcı olduğunu tekrar hatırlamama vesile olan sevgili Direktörüm Emre Hasan Akbayrak’a  verdiği destekler için her zaman minnettar kalmışımdır.

Eğer kendisiyle son kez konuşma şansım olsaydı, şu cümleleri tekrar söylemek isterdim:

  • Çalışma hayatında, her koşulda yeniliklere açık olduğunuz için teşekkür ederim.
  • Özgür alanlar bıraktığınız için teşekkür ederim.
  • Yaptığım projelerdeki destekleriniz için teşekkür ederim.
  • Çalışanlarınızı her koşulda düşündüğünüz ve elinizden geldiğince en iyisini yapmaya çalıştığınız için teşekkür ederim.

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: