Bütün Gizemiyle “İnka Medeniyeti”

Bütün Gizemiyle “İnka Medeniyeti”

İlk kral Sapa İnca’nın (Manco Capac), Güney Amerika’nın batı kıyısında And Dağları Bölgesi’nin Cuzco Şehri civarında, XI. yüzyılda Cuzco Krallığı’nı kurmasıyla İnka Medeniyeti’nin ilk adımları atılmıştır. Sapa İnca, sadece hükümdarlık yönüyle değil; kutsal kişiliği de ön plandaydı. Halk için kral, İnka’nın atası olan Güneş-İnti’nin oğluydu.

1438 yılında Pachacuti önderliğindeki ordunun Cuzco şehrini ve çevresini ele geçirmesiyle İnka Medeniyeti genişlemeye ve gelişmeye başlamıştır. İnka Medeniyeti, topraklarının en geniş hâline 1471 yılında Tupac Yupanqui ve 1493 yılında Huayna Capac dönemlerinde ulaşmıştır.

İnka Medeniyeti, en kalabalık medeniyet olmakla bilinir. Nüfusunun 6 milyon üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Nüfusu, farklı kültürdeki toplumlardan oluşmuştur. İnka Medeniyeti’nin yöneticileri, tek bir kültür oluşturmak adına, işgal edilen tüm kültürlerin din yapısını, kültürel inançlarını kendilerine uyarlamış; nüfus yapısının bir bütün olmasını sağlamışlardır.

Huayna Capac Dönemi

İnka, O’nun zamanında güçlü, zengin ve idari yapısı sağlam bir medeniyet hâline gelmiştir. Bu dönemde idari yapıda hiyerarşik bir düzen bulunmaktadır. Toplum yapısı kast sistemine benzer bir sınıflamaya göre ayrılmıştır. En başta Sapa; yani başrahip, yönetici gelmektedir. Sapa’nın tüm aile bireyleri onun danışmanlarıdır ve ailenin kadın bireyleri bile otorite sahibidir. İnka Kralı’nın ailesinden sonra mimarlar, ordu komutanları gelmektedir. En alt sınıfta ise zanaatkârlar, ordu subayları, çiftçiler bulunmaktadır. Bu yüzden vergilerin altınla ödenmesi zorunlu kılınmıştır. Bu vergiyle toplanan altınlar ise Sapa’nın aile bireylerine ve soylulara dağıltılmaktadır.

Bu sistem toprak yönetimini de etkilemiştir. Ayllu Sistemi uygulanmaktadır. Topraklar köylülerin ortak malı olmasına rağmen parsellere bölünmüştür. Bu parsellere Tupu olarak adlandırılmıştır. Tupular parsel parsel ayrılmış ve bir bölümünü rahipler, bir bölümünü devlet ve geri kalan kısmını ise Ayllu Sistemine bağlı çiftçiler tarafından işletilmiştir. İnka halkı, çok genç ve yaşlı kesimi hariç, toplum için çalışmışlardır. Bu da toplumun uyum içinde çalışmasını sağlamıştır.

Halkın dağılımı şehirlerde çok fazla sayılmamakla beraber, halk genellikle köylerde yaşamıştır. Şehirlere, festivaller gibi önemli zamanlarda gitmişlerdir.

Halkın idaresini sağlayabilmek adına idareciler, köy nüfusunun şehir idarelerine bildirilmesini istemişlerdir. Bu sayede, şehirlerde saray mensupları, rahipler ve şehrin bir bölgesi işçi, marangoz, dokumacılıkla uğraşan insanlara tahsis edilmiştir. Şehrin dışında ise; devlete ait depo ve barakaların bulunduğu bilinmektedir.

 

 

İnka Halkının Dini Anlayışı

Dinlerine oldukça bağlı bir medeniyet olmuşlardır. Doğa ve günlük yaşamla ilgili olan tüm olayları bir ilaha bağlamışlardır. Kötü ruhlara karşı ise büyücülere gitmişlerdir. Bu sebeple, festivalleri bile bir ilah adına düzenlenmiştir. (Güneş Şöleni, İnka Raymi…)

İnka Medeniyeti’nin Savaşçı Yönü

Bu medeniyetin savaşçıları korkusuz olmalarıyla tanınmışlardır. İnka Halkı suç işlendiğinde ise çok ağır ve vahşi bir şekilde cezalandırılmışlardır. Zina suçu ölümle; hırsızlık suçu ellerin kesilmesiyle cezalandırılırken; gözlerin kör edilmesi ve aç bırakılarak ayaklardan asılıp, ölüme terk etme gibi cezalar da uygulanmıştır. Bu nedenle, medeniyet tarihi içerisinde hapishane gibi kapalı alanlar bulunamamıştır.

İnkalarda iletişim Chasqui Koşucuları diye bilinen, gençlerden oluşan bir sistemle sağlanmıştır. Chasqui Koşucuları bir haberi diğer bir Chasqui Koşucusuna ileterek iletişim ağı oluşturmuşlardır. Yanlış haber iletip, iletmedikleri de ilk habercinin haberiyle son habercinin haberi karşılaştırılarak doğrulanmıştır. Eğer haber yanlış iletildiyse; Chasqui Koşucuları en ağır cezayla cezalandırılmıştır.

İnka Medeniyeti’nin takvim ve zaman ölçüleri günümüzde tam olarak anlaşılamamıştır. Bunun nedeni ise yazılı kaynakları olmamasıdır. Tahminen Ay ve Güneş’e göre zamanlarını ayarladıkları ve ürünlerin ekilme/toplanma zamanlarını bu düzene göre yaptıkları düşünülmektedir. Rakamlarının ise 10.000’e kadar olan kısmının adları bilinmektedir. 5’li onluk sistemini kullanmışlardır. Her üç yıl 13 ay, geri kalan yıllar ise 12 aya ayrılmış; fakat bu sistem kış ve yaz dönemlerinin dengesinde bozulmaya neden olmuştur.

İnka Medeniyeti’nin kesin olarak çözülen hesaplama tekniği İp Düğümleme yöntemidir. Bu yöntemle doğum/ölüm tarihlerini ve tarım ürünlerinin zamanlarını ayrıntısıyla hesaplayarak, bir bilgisayar özeniyle bu işlemi yapmışlardır.

İnka Medeniyeti sanatta ise pek gelişememiştir. Tupac Yupanqui döneminde işgal ettikleri kültürlerin sanat ustalarını İnka şehirlerine getirilerek, dokumacılıkta ve seramik işlerinde gelişme sağlanmıştır.

İnka halkının giyim tarzı; tunik şeklinde Cushma denilen iki parçadan oluşan bir giysi olarak tanımlanmıştır. Bu tuniklerin iki yanı kırmızı, mavi ve sarı tüylerle süslenmiştir. Zamanla bu giysi İnka Halkının geleneksel kıyafeti olmuştur.

İnkalar maden işlemede ustalaşmışlardı. Madenleri dökme, kalıpla şekillendirme ve kaynak yapma yöntemleriyle işleyerek, günümüze paha biçilmez eserler bırakmışlardır.

İnka Mimarisi; İnkalar için hassaslık, kullanışlılık ve sadelik önemli olmuştur. İnka ustaları saray ve tapınakları yaparken taşları öyle bir ustalıkla yerleştirmişlerdir ki, taşların birleşme yerlerine, kâğıt inceliğinde bile olsa, hiçbir şekilde bir cisim sokulamamaktadır. Günümüzde bu mimari yapının nasıl yapıldığı, nasıl taşındığı çözülememiştir.

Taşlara şekil vermek için çekiç taşı, bronz ve bakır aletleri kullandıkları kazılarda çıkarılan aletlerden anlaşılmıştır. Büyük taşları parçalamak ve şekil verebilmek için taşların arasındaki çatlaklara tahta kama yerleştirmişler ve ıslatarak tahtanın genişlemesiyle parçalanmalarını sağlamışlardır.

İnka mimarları suya çok önem vermişlerdir. Şehirler süslü motiflerle işlenmiş su kanalları ve oluklarla bezenmiştir.

Saray ve tapınakların mimarisine de oldukça önem vermişlerdir. “Saray ve tapınaklarda yaşayanlar ilahtı, onlar ilahların soyundan gelmekteydi.” Bu bilginin bir ispatı niteliğinde de tapınak ve sarayların yapımında büyük taşlar en alta gelecek şekilde dizilmiş, en üste küçük taşlar konularak bir görsellik ve denge sağlanmıştır. Mimaride sadelik, halkın yaşadığı evlerde görülmüştür. Yapılan binaların çatıları da tahtayla kaplanmıştır.

1532 yılında Francisco Pizzaro, İspanya’nın işgalci ordularıyla birlikte İnka Medeniyeti’ni işgal etmiştir. İnka’nın zenginlikleri ve altını Francisco Pizzaro ve adamlarının başı döndürmüş, daha fazlasına sahip olmak için Atahuallpa’yı rehin almışlardır. Atahuallpa rehin olmaktan kurtulmak içintüm zenginliklerini Pizzaro ve adamlarına vermiştir. Bu durum bile öldürülmesini engelleyememiştir.

Manco Capac, Francisco Pizzaro tarafından İnka Halkının başına getirilmiştir. Manco Capac zamanla Pizzaro’ya isyan etmiş ve İspanyalı işgalcilere karşı isyan çıkarmıştır. 1534 yılında Manco Capac, Cusco şehrini işgal etmiş ve bu işgal başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 1544 yılında Manco Capac öldürülmüştür.

İnka Medeniyeti artık İspanya’nın sömürgesi haline gelmiş, Hristiyanlaştırılmaya çalışılmıştır. Büyük katliamlar yaşanmış, geri kalan İnka Halkı ise işgalcilerin getirdiği bazı virüsler ve çiçek hastalığı nedeniyle yok edilmişlerdir.

Not: İnka Medeniyeti hakkında araştırmacılar ve bilim adamları ikiye ayrılmıştır. Bazı araştırmacı ve bilim adamları mimari, kültür açısından bu kadar üstün bir hale, o dönem koşullarında, nasıl geldiklerini kanıtlayamamışlardır. Bu düşünce ise dünya dışı varlıkların yardımı ile olduğu düşüncesinin ortaya çıkmasın neden olmuştur. Buna örnek olarak; İlahların döneceği düşüncesiyle çizildiği sanılan Nasca Çizgileri’dir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Scroll to Top
%d blogcu bunu beğendi: